21 Temmuz 2009 Salı

Diye

Derme çatma hayallerimin altından geçmenin uğursuzluk olduğuna inandırmış seni ; kendini benim düşmanım olacak kadar yücelten birisi.Senin de inandığın söylentileri rüzgarla geliyor hep kulağıma.Batıl inançlarınla asmak istiyorum seni krallığıma.Ama ona bile layık göremiyorum.
Kokuşmuş beklentilerinden sıkıldı artık içim.Boğuluyorum yanında.Ve seni düşmanım ilan edecek kadar yüceltiyorum.'O' bayanı kuyruğun varsayıyorum.O da seninle çürüyecek asıl layık olan yerde.
Uçurtmalar uçuruluyor bütün gökyüzünde.Uçurtmalarla uçuyor çocuklar.İçimden bir haykırış kopuyor hiç tatmadığım özgürlüğe.Damarlarım çekiliyor,kımıldayamıyorum.Bu duygunun adını nefret koyuyorum.Seni nefretimle boğuyorum.Geberiyorsun sonra.Vücudundaki bütün deliklerden fışkırıyor inançsızlığın,saçların toz olup savruluyor tüm kafirlerin üzerine."İbret" olsun diye.Cesedini sürüyerek yerde atıyorum bataklığa.Yitiyorsun.Kayboluyorsun.YOK oluyorsun işte ; yok ediyorum seni.Zerre kadar pişmanlık duymamacasına.
Ve kahkaha atıyorum hala duyabilirsin belki diye boşluğa.Sen de boşluğun bir parçasısın nasılsa..

10 Temmuz 2009 Cuma

Neredeyim Ben

Uçurumu uçurdum ellerimden.
Tutkumu yüzdürdüm denizlerden ve gözyaşımı büyüttüm.
Peşimden gelme diye ayakizlerimi topladım ardımdan.
Kokumu geri çekemedim,üfledim sana.
Kokum sana gösterecek yolunu,sen sadece kokla.
Uçurtmamı sattım çocuklara.
Beni eskisi kadar eğlendirmediğini farkettim.
Beni eğlendirsin diye bir kumanda aldım.
İlk tuşa basar basmaz patladı gökyüzü.
Her deliğinden yağmurlar boşaldı.Hepsini içtim kokuma bişey olmasın diye.
İnatla geçtim kıyıdan değil denizlerden.
İnatla sevdim kuşların yelelerini,aslanların kanatlarını.
Bir bulut buldum gölgelendim altında serin serin.

Fotoğrafını çıkardım cebimden.
Neredeyim ben(!?)

8 Temmuz 2009 Çarşamba

Kırmızı Pabuç

Her günü güzelleştiricek olan varlığına aralıyordum gözlerimi.Her gün hiç bıkmadan umut eden ben; bu gün bir ölü gibi hissediyorum kendimi."Ölüler nasıl hisseder nerden biliceksin" deme umarsızca.Hatırlatmama gerek mi var..Ben daha öncede ölmüştüm ya...
Canım istemedi bu gün seni beklemeyi.Kızdım herşeyine.Kabuledemedim boşuna harcandığımı.Saçlarımı yoldum,yolduğumu farketmeden.Bir şarkı açtım keyiflenmek için.Neşeli şarkılar bile üzgün geldi kulağıma.Bir küfür savurup tekmeledim şarkıyı.Bir kelime düştü ağzıma."Nerde?"
Nerde diye bağırdım sonra.Evin içinde koştum deliler gibi.Seni aradım kapı arkalarında, orda olma ihtimalin olmadığını bilerek! Bunun adı 'tükenmek'.
Yorgun düştüm bu gün erkenden.Gecelere bile taşımazdım uykumu halbuki.Sarıldım yastığıma senmişsin gibi.İçime sokmaya çalıştım.Sonra yine ağladım.Bu sefer kızgınlıktan değil.Kırgınlıktan,hayal kırıklığından değil.Tamamen nedensiz ağladım.Belki o yastık sen olmadığın için.Belki bana bıraktığın kokun artık bana yetemediği için..Belki de sana gelmek için aldığım kırmızı pabuçlarımı hiç giyemeyecek olduğum için...
Dilim damağım kuru kuru.Su içiyorum geçmiyor susuzluğum.Rengim beyazlıyor öleceğimi sanıyorum.Korkamıyorum bile ölümden..Sadece uzanıp bekliyorum.Neyi beklediğimi bile bilmiyorum.Seni değil! Sadece senden alışkınlığım var beklemeye.O yüzden bekliyorum.Ve o yüzden özlüyorum.Sahip olamadığım duyguları özlüyorum.Hiç yaşamadığım anılarımı hatırlayarak geçiyor zaman.İzmarit koleksiyonuma bir yenisi daha ekleniyor böylece.Ayaklarıma bakıyorum göremiyorum onları.Ellerimi kavuşturuyorum hissedemiyorum.Yüzüme dökülen saçlarımdan ter akıyor..Eskiden olsa beni böyle göreceğinden korkarak banyoya koşardım.Şimdiyse sadece seyretmek geliyor ellerimden.
Uzanıyorum yine.Uykuya kavuşma hayali bu sefer ettiğim.Gözüm defter arasından çıkan gülün sapına takılıyor.Kurumuş,buruş buruş olmuş.Kendime benzetiyorum.İkimizde senin eseriniz nasılsa.Kurumuş yapraklarını ayırıyorum birbirinden.Seni görüyorum taç yaprakların içinde dans ederken.Eski günlerde olduğu gibi.Gülüşünün tazeliğini görüyorum yeniden.Konuşmaya çalışıyorum konuşmuyorsun.Kafanı kaldırıp bakmıyorsun bile..
Koşup pabuçlarımı geçiriyorum ayağıma ve gülün üstünde başlıyorum tepinmeye.Çiğniyorum seni ayaklarımla,beni hep çiğnediğin gibi.Ezilmiş kokun geliyor burnuma.
Planldığım gibi olmasa da bu son görüşme,içim rahat.Senin için aldığım pabuçları senin için giydim ne de olsa..

6 Temmuz 2009 Pazartesi

dokunduğun hayatımdı

Seni unutmayacağımı söylemiştim.Unutucaksın demiştin.
Seni hep seveceğimi söylediğimdeyse bir gün biteceğini mırıldamıştın kulağıma.
Seni hiç bırakmayacağımı söylediğimde ise büyük konuşuyorsun diye söylenmiştin.

Unutmadım ve sevdim.Buna söyleyecek bir şeyin var mı..Elimde olmasa bırakmazdım da..Ama elimde olamadı.
Hep iki seçeneğimiz varken önümüzde sen yalnız tekini görmeyi seçtin.Kabul etmekten başka çarem yoktu sanırım.Ah bir dur diyebilseydim! Deseydim ne olacaktı ki.Sen yine gidecektin.Sen giderdin.Sen gitmeyi severdin.Ben de senin sevdiğin şeyleri severdim sen sevdiğinden.Bunu hiç sevemedim.
Adın hala geçiyor içimden ve sarılıyor belime.Anlıyorum beni düşündüğünü.Düşünemezsin biliyorum.Çok söylediler bana bunu.Ama direttim hep.'o beni bırakıp gitmez...'
Nasıl da inandırdım kendimi buna inanamıyorum.Koskoca yedi ay nasıl her gün gölgenle seviştim bilemiyorum.Gitmiştin işte.Bir daha sana dokunmak yoktu.Kulağına mırıldanmak,seni arzulamak yoktu.Bir daha gülemeyecktim sana,bir daha konuşamayacaktın sen.Gittiği yerde çürüyecekti benim aşkım.Bunları nasıl kabullenebilirdim ki hemen...
Vaz mı geçmeliydim senden?Bir daha gelmeyeceğini bile bile vazgeçmelimiydim?Bunu yediremedim kendime.Tüm duyularım sana çevrilmişken bir anda kocaman bir boşluğa dönüşmene alışabilirmiydim kolayca..Yedi ay boyunca hep hayalinle uyandım.Hayalinle uyudum.Rüyalarımda yine sen vardın.Gözlerimi açardım,gerçek çarpardı yüzüme.Ölümün buz gibi gerçekliği.
Ölmüştün demek...Demek bu kadar kolaydı beni bırakmak.Yaşamamız gereken çok şey varken sen nasıl ölebilirdin ki?Nasıl gömebilirlerdi seni?O nasıl alabilirdi ki canını bunca kişi varken.Dünyadaki sayılı meleklerden birini neden yanına istemişti ki..
Seni bir daha görmedim ve görmeyecektim.Herşeyim yıkıldı gidişinle.Üzüldüm çünkü herşeyimde sen vardın..Geleceğim çürüdü toprak altındaki bedeninle.Sana kızdım,geçti.Küstüm,geçti.Üzüntümde geçecek mi öylece.Ben bu duyuguyu atabilecekmiyim içimden.
Sensiz ilk adımımı attım hayata.Kabullenerek ölümünü.Unutmak için en önemli adımdı.Her nefesim acı acı şimdi ama geçeceğini söylüyorlar.Büyükannem dedemin ölümünü anlatıyor ve sonrasını.Banane sizden diye bağırıyorum her defasında.Banane insanlardan.Kimse anlamıyor içimdeki boşluğu.Eksikliğimin farkına varamıyor kimse.Sensiz tam olamadığımı göremeyecek kadar körleştiler.Bense kimseye tahammül edemeyecek kadar çekilmez bir kadınım sensiz.
İzlerin kaldı bedenimde.Her duyumda senden parçalar var.Gözlerimde görüntün..Sesin kulağımda.Dudaklarının sıcaklığı dudaklarımda..Kokun burnumda.Seni unutmaktan öyle çok korktum ki sevgilim; seni gömmeden önce gizlice ruhunu aldım yanıma.Sıkı sıkıya soktum içime.Başka türlü bırakamazdım seni asla...

Hayatıma dokunmuştun,izlerin kaldı hayatımda...
Beni asla unutma,çünkü ben seni unutmayacağım asla.

3 Temmuz 2009 Cuma

masallardan

Görmeni istediğim çok şeyler vardı.Bu yüzdendi sanırım bu gördürmene harcadığım çabam.Her fırtınada güçlenerek gelirdi çabalamam ama değmezdi hiç sana.Dardı kadrajın hayata bakan.Ben gördürmeye uğraşırdım sen görmemeye..
Görmek istemeyince insan göremiyor belkide.İstemediğini anlayınca istetmeye uğraştım bu seferde.Yorulmadan fırsat kolladım bunun için ama nafile.Elime geçen tek şey bana duyduğun 'bıkkınlık'.Başlıyordu bu seferde başka uğraşlar..Ne yapsam da beni yeniden sevse..Sevmedin.
Sevmediğine üzülmek için vaktim olmadı.Üzgünlüğümün asıl nedeniydi gösteremediğim şeyler.Düşünmeye bile gerek duymamıştın sen.Sadece senin görüşlerin diyerek savururdun beni ordan buraya.İnatçıydım..Babamın kızıydım.
Sen beni kovdun ben senden gitmedim.Günlerce elimde sıktım durdum gururumu ellerimde unufak olan kadar taki.Aramızda ki tek engeli de kaldırmış oluyordum böylece.gururlu kadını kendi ellerimle gömüp sana geldiğimde anladım.
"Seni anladım artık" dedim sana.Sen ban baktın boş gözlerle."Haklıymışsın dedim sonra".Kırışmış gözlerini benden yana çevirip gülümsedin."Ben hiçbir konuda haklı olmam,haklı olan hep sen olursun."
Doğruydun sen diye başlayıp giden cümlelerime sadece gülen sen..
Gurursuz ve inkar etmişliğimin mahçupluğunu hala üzerinde taşıyan ben..


Seni anlamıştım.Beni anlamıştın.Beni anlamıştım.

1 Temmuz 2009 Çarşamba

Rüzgarın Tadı

Bir ses duydum sanki suyun altından gelirmiş gibi boğuk boğuk kulağıma ilişen..
Sesin geldiği yöne dönmeye kalktım arkamı,olmadı.Döndüm sandığım her yerde o ses vardı.Ben mi becerememiştim kaçmayı, o mu inattı anlayamadım..Düşünseydim bulabilirdim belki cevapları...Korktum düşünmekten.

Gece rüyama girdi sonra o ses.Rüyamda gördüm o sesi(ni).Duymadım gördüm.Ses karşımdaydı tuhaf bir biçimde.Neye benzetsem şeklini başka bir şey oluverdi bu seferde..O şekil değiştirdi,girdiği bütün kılıkları duydum bu seferde...Kafam allak bullak uyandım uykulardan.Sonra düşünmekten korktum yine ve unuttum sesin görüntüsü,görüntüsünün sesini.

Öyle bir unuttum ki hemde, ne zaman duysam görüntüyü ilk defa oluyormuş gibi kaçtım ondan.Kaçtım sandım daha doğrusu.Ne zaman peşimde mi(?) diye dönüversem arkamı burnumun dibinde buldum.Sese bakıcam diye kaç kere düşmelerden kurtuldum.Kurtarıldım.

Neye yormalı bu olanları onu düşündürüyor bana rüzgar.Gördüğüm sadece bir rüzgar olmasın dı? diye düşünüyor beynim.Bir rüzgarın bu kadar heyecanlandırması ne de saçma diye kızmam yanlış olmamalı o halde.Yanlış olsa da bir şey değişmeyecek ya işte.İş olsun.

Ama bir daha olursa böyle garipsediğim şeyler kaçmak yerine yüzleşmeyi deneyeceğim.Şu aptal korkuları ezipte un ufak etmenin tam vakti bence.

Sence?

keşke


Bazı isteklerinizi aptalca korkular yüzünden gerçekleştiremediğiniz olmuştur...
Kaçırdığınız fırsatların ardından keşkelere sarılıp dövündüğünüz..
Yeni fırsatlara koşmaktansa geçmiş imkanlara yürüdüğünüz ve önünüzdekileri kedinizden uzaklaştırdığınız..
O halde bu bloğun adı "keşke" olsun..

Keşkelerimiz var değil mi dilimizin ucunda.Yutkunarak geriye atmaya en derine çabaladığımız ama yutsakta dilimizin ucunu sızlatan keşkeler.Bu gün keşkelerimi taradım saçlarımı tarar gibi.Çözdüm bütün düğümlerini teker teker.Canımın yandığı oldu çözerken.Kopan parçalarım oldu,biraz da eksildim doğrusu..Elimde bir avuç özürle kaldım sadece.Çok önceden dilenmesi gereken,ama bu gün hala dilenmemiş..

Masum bir yazı gibi gözükecek kelimeleri pembeye boyamamdan dolayı.Altındaki vahşiliği yalnızca yazan bilecek.Sadece benim bildiğim şeylere bir yenisi ekleniyor böylece.
Özür sadece kelimeden ibaretse de aynı zamanda gücün kendisi.Özür dilemeyi öğrendim.Ve tüm sevdiklerimden özür diledim.

karalamak

Yağmurun tadına bak,ateşi kucakla.
Yalın ayak çık sokağa ve taşlı yollardan koş biraz.
Temiz olmayı düşünme biraz kirliliğin keyfini çıkar.
Bak ne demişler herşey bir gün biter.

Acıyacak biliyorum ama sevin.
Hala birşeyler hissetmenin sevincini kaybetme.
Sen düştüğünde uzanırsa sana bir el tut onu.
Kafanı kaldırıp en güzel gülümsemenle gülümse.

Sana söylenen yalanları unut ;
Eğer sen daha önce yalan söylediysen birine.
Sana yapılan kötülüğü affet,
Daha önce affedildiysen başkaları tarafından.

Şans ver senden şans isteyene.
Biri yanındayken bil kıymetini,
Gittiğindede unutma ve özle.
Kötü birşey değildir özlemek.

Özle ve sev.
Çünkü muhakkak senide seven ve özleyen olmuştur.
Karşılıksız bırakma verilen değeri.
Değmedi mi?
O zaman seninde değmediğin olmuştur.

25 Haziran 2009 Perşembe

i want to

İstiyorum çok şeyler.
Hayatımı yaşamayı istiyorum istediğim gibi.
Mesela okulum olmasını ama haftada bir gün gidip sadece son derse girmeyi istiyorum hep.
Arkadaşlarım sır tutabilen insanlardan oluşsun istiyorum.
Yakışıklı erkekler gay olmasın istiyorum mesela.
Ya da kimse birbirini gambazlamasın.
Sarışın kızlar mutlu olamasınlar istiyorum.
Bir de banel isimli kızlar ölsünler ama cennete gitsinler istiyorum.Mesela ezgiler ya da özgeler.
Mehmet eniştemler başka bir şehre taşınsınlar istiyorum.
Havuzlu bir eve taşınalım istiyorum.
Mehmet bana hiç trip atmasın benden bıkmasın istiyorum.
Etkilendiğim aşk filmlerindeki romantik ve ... sahneleri bende yaşamak istiyorum.
Msnde silerken sildiğini söylesinlerde boş yere kalabalık oluşmasın istiyorum çünkü ben birini silerken söylüyorum.
Sosyomatta beni 500 kişi tutsun istiyorum.
İrem hep huyuma gitsin gerçek bir abla kardeş olabilelim istiyorum.
Bihter ile Behlül hiç ayrılmasın Adnan da Matmazele aşık olsun istiyorum.
Daha çok şey istiyorum.
Çok mu şey istiyorum (?!)

Papatya

Hüzünlüsün..
Dokunsam ağlayacaksın.
Kırılgansın..
Dokunsam kanayacaksın.
Anlayışsızsın..
Anlatsam duymayacaksın.
Masumsun..
Okşasam kirleneceksin.

Ne yapmalı seni hep olduğun gibi tutabilmek için ellerimde?
Savaşıp duruyorum senin için papatya sırf sen solma diye.
Ben kovarken senin etrafından seni yıpratabilme olasılıklı insanları,
Sen kendi kendini gönderiyorsun ölüme.
Ne yapmalı seninle papatya?
Koklamaya kıyamıyorum,dokunmaya doyamıyorum.
Sadece seni seyredebilmekle sana sahip olamıyorum.
Kokunu seviyorum papatya...
Masumluğunu seviyorum.




Teşekkür ederim,ellerine sağlık...

24 Haziran 2009 Çarşamba

..

Nefes aldım,öldüm.

21 Haziran 2009 Pazar

Unutmadım

Zamanla geçiyor değil mi?Zaman geçiriyor..
Zaten yakabileceği kadar yaktı canımı,arkamı dönüp gitmeme gerek yok!
Bu aptalca düşünceyi bir zaman benimsediğim için jiletledim kendimi.
Acısını çektikçe onun acısını hafiflettim.Sandım.
Hep yapmaya başladığım bişey bu.Kendimi kandırmak yani..
Yine ardından bir karar aldım,sanki uygulayacakmışım gibi bu sefer.
Ama uygulamayacaktım.Ve yine darmadağın olacaktım.

Zaman geçirir gibi yapıyor ya.Zamanda en iyi uyuyarak geçer ya.
Rüyalarıma girmenden de sıkıldım.
Tüm aklımdan,benden atmak istedikçe varlığını, sana ihtiyacım olduğu zamanlardan daha fazla girdin içime.
Zaman dan daha hızlı akarak yüreğime, ölüme biraz daha ittin.
Ölürüm diyordum ama ölmedim.

Yaptıklarını unutmuş gibi yapıyorum belki bir gün gerçekten unuturum umuduyla.
İnsan beyni acıları unutmaya kuruludur ya.Sende biraz bulanıklaştın beynimde.Ama UNUTMADIM.
Alışkanlıkları bırakmak kolay değil çünkü.
Sevdiğin birini unutmak ta zor.
Bunu bilmekten kaçtım ama gerçek insanı bir şekilde yakalayıveriyor işte.
Yakalandım.
Seni hiç unutmadım.
Unutmayacağım.

14 Haziran 2009 Pazar

mümkünsüzlük

Hani nasıl uzun zaman karanlıkta gözün kapalı kaldıktan sonra birden açınca göremezsin ya bir şey..Zamanla gözlerini kırpıştırdıkta alışırsın karanlığa ve o zaman görmeye başlarsın az biraz...
İşte o gidince de öyle oldum.Şimdi görebiliyorum.Her ne kadar gördüklerim net olmasa da, gözlerim yorgun olsa da onsuz göremiyorum! diyemem.
Zaman insanı alıştırıyor her duruma.Nasıl o olmdan yaşayamazmışım gibi geliyoduysa da biliyordum onsuz yapabileceğimi.
Ona olan sevgim bütün bedenimden ruhumdan taşacak kadar çokken de kendimi sevmeyi hiç bırakmadım ben..Eğer o bana beni sevdiğini söylüyorsa,benimle zaman geçiriyorsa ben sevilebilecek bir insandım demekki.
En başta onu beni sevdiği için,sonra sevilecek bir insan olduğu için sevdim.Ve ona hissettiğim duygular birden fazlayken hepsinde biraz sevgi kırıntıları vardı.
Bu nedenle ondan ve onu sevmekten hiç uzak kalmadım..Onun nefes alışı olmasa da yanı başımda, yüzü zaman zaman silinsede beynimden,gözlerimde yüzü olmadan da sevdim.
Dokunamasam da sevdim.
O yüzden bir şey farketmiyor kızım.Aşkım onun ölüsüne karşı da yaşıyor işte.
Mümkün mü sanıyorsun bir anda onunla birlikte herşeyi gömmek...
Onunla kendini gömmek olur bu.Sen hala mümkün mü sanıyorsun..


Yüzünde buruk bir gülümsemeyle üç kez tekrarladığın "mümkünmü sanıyorsun!" lafı..
Şimdi seni o günkünden çok daha iyi anlıyorum.

10 Haziran 2009 Çarşamba

paspaspaspas

Odam fazlasıyla dağınık.
Sadece tek bir kişinin katıldığı uzun bir partiden çıktı.
Odamla birlikte dağıldım.
Dalgalı siyah saçlarımın hepsi önümde örüş örüş.
Taramak istiyorum ama üşeniyorum.
Dağınık odamla ve dağınık saçlarımla mutluyum.
Önümde bir bardak su.
Yanında bir bardak viski.
Viskiyle kötü anılarımı düşünürken midem hareketleniyor.
Birden su bardağının içine atlayıp yüzmeye başlıyorum.
Arkamdan beni kovalayan kusmuk bana yetişemiyor.
Mutluyum.
Yıllardır yüzmememe rağmen yine de hızlıyım.
Paslanmamak güzel.
Paspaslanmamak çok güzel.

DünyaM

İkimizde aynı gezegendeyiz kendini benden üstün sanma..
Sen de bu hayatı olabildiğince iyi yaşamaya bakıyorsun bende..
İkimizinde gelecekten haberi yok,gelecekte birleşme ihtimali olan bir gerçek söz konusu,azıcık kulak ver..
İkimizinde mutluluktan haberi yok, bu güne değin gördüklerimiz hiç bir şey.
Yaşadıklarımız yaşayacaklarımızın bir benzeriydi belki, senin için hazırım..
Kollarım kalbim ve beynim kadar boş senden başkasını hissetmiyorum, sen de biraz hissetmeye çalış.
Heyecan duymak istesen duyabilirsin,mutlu olmak istesen gülebilirsin şu akıp duran göz yaşlarını da saklama benden.
Göz yaşlarını görmesemde sessiz de olsa hıçkırıkların hissederim ben üzgün oluşunu,beni üzmemek için ağlama..
Ya da üzmek için ağlama..Yeter üzmeye çalışma.
Kabul et inkar edip durduğun varlığımı,uzaktanda olsa hayatındayım işte tanımamazlıktan gelme.
Bir gün ihtiyaç duyacaksın bana sen de biliyorsun o günü daha da fazla erteleyemezsin.
Çok güneşler batırıyorsun bensiz kalmak için ama yalnızlıkta bir yere kadar;
Ben sana yalnızlıktan geliyorum...
Bembeyaz duvarlar saklayamıyor seni benden,siyahlara bürünmemelisin.
Çok istiyorsan yok olmayı gidip kendini öldürmelisin....
Ben sadece seni uyandırmak istemiştim.
UYAN istemiştim yokluklardan,ve var olanları tanı istemiştim.
En basit olan bunu başarmanı beklemiştim.
Gözlerini yeni açtığın için ışığım almış olabilir gözlerini endişelenme, çok yakında ebni gayet net göreceksin.
O güne kadar sadece şunu bil ve unutmamak için sürekli hatırlamaya tekrarlamaya çalış.
Sen benim için, bense senin için yaratılmışım.
İşte bu cümleyi sürekli hatırına getirip korkmaktan vazgeç.
Tek hissedeceğin duygu merak ve heyecan olsun.
Korkular kalbinden ve bizden uzak dursun.


Kocaman bir his bu içimdeki,sana da yaşatasım var.

9 Haziran 2009 Salı

SsS

Parmağı tetikte bekliyordu aşk hep.
Beni bir yerlerimden vumak için.Bekliyordu..Neden beklediğini bilemiyordum hiç bir zaman ama bende onu bekliyordum.Ne zaman vurur diye gün sayıyordum adeta ama o gün hiç gelmiyordu.O zamanını bekliyordu,ben o kurşunu hissetmeyi...
Sonra birden vazgeçiveriyordum ve bekarlık sultanlıktır diyen ilk kişinin ağzını öpiyim diyor gülüyordum."Ne de doğru söylemiş diyerek kendimi kandırıyor duruyodum!"
Tamamen kapanmıştı önceki yaralarım.Yeni bir yarayı da haketmiyordum sanırım.Bu yüzden hayatım geleceğimdeki mesleği planlamak,okulu düşünmek,arkadaş edinmek olmuştu.Çokça bir zaman içimdeki boşluğu görmezden geliyor bazen de orayı olur olmadık duygularla ört bas ediyordum.Yalanlarım dolduruyordu bazen de..
Sırf mutsuz olduğum anlaşılmasın diye yüzümden hiç silinmeyen gülümseyişim dolduruyordu.Tüm bunların arkasında sapasağlam ayakta dururken yağmur başlıyordu.Yağmur yağıyordu ve siliniveriyordu tüm çabalarım.Gözlerimdeki yağmur ıslaklığı saklayabiliyordu gözyaşlarımı.Ama güçsüz düşüveriyordum işte.

Çok sonra anladım.
Bir sabah kalkıp aynanın karsına gectiğimde farkettim.Ben de olan şeyden sende de olduğunu.Ruhumuzda aynı şeyi taşıyorduk.Ve ruhumda kopan bu heyecanı aynadaki bedenimde bile görebiliyordum.Öncekiler gibi değildin.Seni farklı kılan aşkı somutlaştırıyor olmandı sanırım.Yüzüne baktığımda görebiliyordum aşkı.Ve elimi uzattığımda dokunabiliyordum ona.
Sen aşktın.Sevgiydin,sevgiliydin.Annem babam ve çocuğumdun.Sen bendin.
Seni herşeyime saip olduğun için sevdim sanırım belki de.Belki de tadabildiğim en ılık duygu olduğun için.Çünkü sen hiç sıcak olup yakmamıştın beni ve asla soğuk olamamıştın.
İşte bu yüzden ben her gece yatarken seni düşünür yarınımızı planlardım.
Bu yüzden geleceğimdeki hayallerimde baş roldeydin sen.
Hayatımı yaşayan bendim,yaşatan sen...

.

Ayakkabılarımı çıkarıp yıllardır yürüdüğüm yolu hissetme vaktim gelmiş..

7 Haziran 2009 Pazar

beni

Bağışla beni...
Daha fazla yanında kalamadığım için bağışla.
Ailem onlar oldukları için bağışla beni.
Zorundaydım,zorundaydım.
Beni bağışla.
Daha fazla olamıyorum seninle.
İstediğin her şekilde olabilirim sanmıştım.
Canımı yaktığında hep böylece susup sadece bana bakmıyorken ağlarım ve biter sanmıştım.
Bir gün değişirsin sanmıştım.
Bir gün değişir de ne olduğumuzu farkedersin sanmıştım.
Yanılmak neymiş sele görmek kötü.
Senin gerçeklerini görmek ve benimkileri ezişini izlemek kötü.
Sen kötüsün.
Ve sana bunu söylediğim için de üzgünüm.
Seni terketmek zorunda kaldığım içinde.
Bile bile daha fazla ölemezdim.
Zaten parça parça oldum seninle.Ama ölemezdim.
Sen de bnim katilim olamazdın asla.
Beni bağışla.
Erkenden vazgeçmek zorunda kaldığım için..
Senden kopabildiğim için beni bağışla.
Hem sana bağlı,hem senden bağımsız,
Hem senin hem de kendimin olabildiğim için.
Tutabilmeliydik birbirimizi en güzel yerlerimizden ve bırkmamalıydık.
Bu duruma sokmamalıydık hayatımızı ama yaptık.
Doğrularımız kadar hata, hatalarımızdan fazla kötülük.
Seni seviyorum ama sensiz kalabiliyorum.
Seni sevmek için sana ihtiyacım olmadığından bağışla beni.
Artık senin hobin olmaktan vazgeçtiğim için.
Şimdi yeni hayatına alışman zor olacak.
Sinirlendiğinde çekebileceğin saçlarım olmayacak.
Saçlarımdan tutup zorla sapıkça şeyler yaptıramayacaksın artık.
Göz yaşlarımla oynamayacaksın.
Ben
Gercekten
Üzgünüm...

5 Haziran 2009 Cuma

çocukluğumdan hatıra ağacım

Küçükken diktiğim gül ağacını dün kesmem gerekti.
Kendi ellerimle söktüm onu yıllar önce binbir çabayla diktiğim yerden.Bunu onun iyiliği için yaptım herhalde.Daha fazla can çekişmemeliydi ve daha fazla yem olmamalıydı böceklere...
Ben onu dikmiştim ve o senelerce bulunduğu yerden kımıldamamıştı bile.Bazen günlerce kafamı pencereden uzatıp bakmamıştım bile ona ama o hep ordaydı biliyordum.
Ona kimse yaklaşamzdı buna cesaret edemezlerdi çünkü bir kere gülünü kopardıklarında onların canlarını okumuştum...Hiç birisi benim o halimi unutmadılar eminim.
O ordaydı.Ben istediğim için hep orda kaldı.Kışın soğuğunda,yazın sıcağında, bazen parçalandı bazen eğildi büküldü.Ama hep ordaydı benim için.
Çok acı çekmiş olmalıydı.Ama ben aldırmamıştım bile bir kere.Sadece özel günlerde yanına gitmiştim onun çiçeklerini çalmak için.İzin bile istememiştim ondan bunu yaparken.Sadece eğilip kucaklamıştım çocuklarını ve bazen beğenmeyip bırakmıştım köklerinin üstüne.Bırakmış ve gitmiştim.O bıraktığım çiçeği giderek çürürken onu seyretmeye mahkum etmiştim.
Dünkü gök gürültüsü o kadar şiddetli olmasaydı yine farketmeyecektim onun acısını.Gözlerim gökyüzünde yağmur beklerken gülün orda bir hareketlenme çarptı gözüme.Aylar önce bakmıştım ağacıma ve kesinlikle böyle gözükmüyordu.
O ölüyordu!Yavaş yavaş ölüyordu.Böcekler onun yapraklarını yavaş yavaş yerken o hiçbirşey yapmıyordu.Çünkü yapamazdı! Ben güllerini yolarken hiçbir şey yapamadığı gibi şimdide yapamıyordu.Bir böcekten farksızdım o halde.
Tek bir kurtuluş yolumuz oluyor bazen.O ağacı seviyordum ama onu kurtarmanın tek yolu yine yok etmekti.Öyle de yaptım.YOK ETTİM canımdan birşeyi daha.Çocukluğumdan hatıra ağacım.

27 Mayıs 2009 Çarşamba

bir rüya

Heyecanlanıyorum.
Güneş tam tepemde ve ben neredeyse çırılçıplağım ve kendimle oturmuş karşılıklı milkshake içiyorum.Ağzımda karamel ve çilek tadı var.Güneş gözlüğümün pembe camının etkisiyle pembe görüyorum hayatı.Ayağımın altındaki soğuk su vücudumdaki bir şeyleri harakete geçiriyor.Sığamıyorum.Duramıyorum olduğum yerde.Taşıyorum.
Beni selamlayan doğaya gülümsemekten yorgun düşüyor gülüşüm ama silinmiyor yüzümden.İzliyorum gözümün önüne serilen herşeyi.Sadece ben ve yansımam varız kimseden çekinecek halim yok.Bu zamana kadar göremediğim şeyleri görme derdine giriyorum ve çok sonra farkediyorum konuştuğunu yansımamın.Aşağıdan aşağıdan gülümsüyor ve konuşuyor.Sesini duyuyorum ama söylediği kelimelerin hiç bir anlamını bilmiyorum.Az önce benim konuştuğum dilin aynısını konuşmasına rağmen.
Başım dönüyor,beynim karıncalanıyor,gözüm kapanıyor...
Yüzüme çarpan soğuk bir şeyle yeniden hayata dönüorum.Aynı yerdeyim.Yine yalnızım.Ama değişmiş bir şeyler.Herşey çok tatlı gözükmesine rağmen soğuk ve diken gibi batıyor.Ağzımdaki çikolata tadı yok oldu ve sanki beraberinde birşeylerde gitti.Korkulacak birşey olmamasına rağmen korkuyorum ve korkum nihayet heyecanımı da yeniyor.Kendimi yatıştırıyorum küçük bir kız çocuğunu yatıştırır gibi.Saçlarımı okşuyorum,şarkılar söylemeye çalışıyorum.
Son defa heyecanlanıyorum.
Neden heyecanlandığımı bilmeden.
Farkediyorum ki orda nasıl bulunduğumu bile bilmiyorum.
Yine oraya gitmek istermiydim onuda.

26 Mayıs 2009 Salı

3. tekil şahıs

Beni bilir sanmıştım..
Bunca zaman şifreli şifreli konuşmuştuk ve aramızda konuştuklarımızı kimsecikler anlayamazlardı çünkü şifreleri kimse çözecek kadar zeki değildi.Aslında kullandığımız dil çok yalın ve anlaşılırdı ama nedeni bilemiyorum kimse anlayamadı bizi.Ama ben ne söylersem söyleyeyim o beni anlardı.Çıkardığım bir "ah ah" sesine canımın sıkıldığını anlardı mesela.Bunlar başka şeyler olsa da benim iki dudağımdan bunlar cıktığında beni eğlendirmeye çalışırdı.Elinden ne geliyorsa,imkanlar neyse zorlardı.Başarırdı da :)
Boş bir kimse değildi.Aklına koyduğu için çabalardı.Çünkü aklına koydukları çabaya değerdi.Ona özenirdim ve hiç belli etmeden saatlerce ona odaklanır onu seyrederdim.Dikkat ederdim düşüncelerini bana yönlendirmemesine çünkü konsantresi bozulsun istemezdim ama o hem ona baktığımı farkeder hem de işini ustaca yapardı.Hayranıydım onun.Benim için yüceydi.Diğerleri gibi değildi.Başkaydı.İlk onla öğrenmiştim "herkes bir yana sen bir yana"nın mantığını.Onunla çözümlemek çok kolaydı problemleri.O benim hem psikoloğum,hem ailem,hem de bendi.Evet o bendi..Kendimi görmek istediğim insandı."Onun gibi" olmalıydım.Başkası gibi olmak...Ne leziz bir his olurdu herhalde.Onun gibi güçlü olmak.Sonra onun gibi yetenekli ve sevilen birisi olmak.Onun gibi mükemmel olmak.Basit fobilerimi yenmiş olurdum ben o olsaydım.Ve bugün ortada olmayan bir çok hobim olurdu.Bu gün sadece bir tek hobim vardı.Hobim de oydu benim!
Fobimde...
Mutlaka ben o olmalıydım.Mükemmel olmayı kim istemez ki..Ben o olabilirdim.Hakediyordum.Onun elindeki tüm mutluluklar benim olmalıydı.
Biz iki normal insan yolda yürürken bebek arabasında gezdirilen bebekler ona gülümserdi.Kuşlar ve kediler kaçmazdı ondan.Ama ben bebekleri de, hayvanları da ondan daha çok severdim!
Evet ben o olmalıydım.O olmak çok zor olamazdı ki dedim ya ikimizde insandık.Birlikte uyurken birden içine girebilirdim.Ya da ruhuma söylerdim onunkisiyle yer değiştirirdi..Bunca zaman ben ondan ne istesem yapmıştı.Belki benim için ruhunu soyunur kendi eliyle giydirirdi bana..Neden olmasın..Diye düşünemedim.
Kin vardı bende.Kibir vardı.Kıskançtım.Bu üç "K" ben de olmasaydı bu gün çok farklı olucaktı herhalde.Ama onlar benimdi.Bu yüzden onun herşeyindeydi gözüm.Sahip olduğu herşeydeydi.Ona sahip olma gibi bir şansım varken ben o olmak istiyordum.Ona komplo kurdum!Şimdi de hain olmuştum.Aynı zamanda da sadakatsizdim.Ve asla sadık değildim.
Yanımda uyurken o içimden hep aynı söz yükseliyordu."Sen o olmalısın..."Ellerimin kontrolü benden çıktı ve onun "h" sine yapıştı.Sıktı...Parçaladı..Yok etti.
Ben merhameti öldürdüm...
Sadece elimde leşiyle kaldım ortada.Benim olamadı.Benim yüzümden benim olamadı.Ama anladım ki...
Ben hep onundum!..

Duymak istediğim gecikmiş cevaplarım var.Ama yok.

İyilikler bir de kötülükler var..Tıpkı iyiler ve kötülerin olması gibi.Mantıken iyi insanlar iyilikleri,kötü insanlar da kötülükleri yaparlar.Şayet şeytaın canı sıkılıyor da o an iyi bir insanı yoldan çıkarıpta ufak tefek bile olsa kötülük yaptırıyorsa o hala iyi bir insan mıdır? Anlayamadığım ve düşünmekten yorulduğum şeyler var.Bu aynı bilmediğiniz bir dilde şarkının çalması gibi.Müzik güzel ve gayet sade.Sözler anlamlı olmasına anlamlı..Müziğe layık olmalı ne de olsa..Lakin ben sözleri anlayamıyorum.O şarkıya nasıl güzel diyebilirim ki...
Yanlışlıklar var.Elbet bir yerlerde de doğrular gizli.Doğruların üstü yalanlarla kaplanmış ve görünmüyorlar.Tam sınırından kesilmiş tırnaklarımla uğraşıyorum yalanları sökmeye ama elde ettiğim tek şey ellerimin kanaması ve bıkkınlık.Çok korkardım birinin benden bıktığını duymaktan..Bu gün bu sözü kendime söyledim.Kendimden bıktım.Bazen olduğu gibi kabul etmeli.Haksızlıklar hayatın her yerinde.Elbette bir gün adalet yerini bulacak..Böyle deriz çünkü böyle olması gerekir.Olmuyor mu?Olmuyorsa sorun bende mi?
İyi olanı düşünmek iyi olanı çağırmak ve iyinin senin olması demek değil mi?Buna inanıyorsunuz ama ben inanmıyorum.Herkes hakettiğini yaşamıyor işte kabul edemiyorum!Yeni doğmuş küçük bebek günahsız bir melekken doğumuyla annesinin katili olabiliyor bazen.Neden o annesini öldüren kişi olarak sayılmıyor.Neden bu gerçeği herkes biliyor ama aynı zamandada herkes inkar halinde?
Hayatım..Cevap verebilir misin bana.Sana bunca zaman hep soru sordum çünkü sendin öğretmenim.Gittin mi benden.Yok musun artık.Yoksan nefes almamın neresi normal?Varsan neden susuyorsun cevaplamıyorsun beni?

24 Mayıs 2009 Pazar

M.Küpeli

Kaç yaşındaydım ben hatırlıyor musun?
Ben hatırlamıyorum.Ama küçük bir kız çocuğuydum.Tek derdim oyuncaklar olduğu zamanlardı.Değişik nesneler zaman zaman oyuncaklarım olurlardı.Kağıttan bebekler yapar,onları hayal dünyamda yaşatırdım.Denim eserim olurdu onlar.Ben yaratmıştım onları..Saatlerce konuşurdm kağıttan bebeklerimle ve saatlerce dinlerlerdi beni gözlerini benden hiç ayırmadan...Bana minnettardılar ne de olsa ben onlara hayat verendim.
Kitaplarım vardı.Yetmiş sayfadan az hikaye kitapları.Dışarda kar yağardı ve mahallenin bütün çocukları yokuştan kaymaya giderlerdi.Bense kalorifersiz, küçük ve soğuk odamın kapılarını sımsıkı kapatır "karlar kraliçesi"olurdum.Belki de "babamın gözleri kedi gözleri"ni okurdum.Akşam hava kararır ben uyurdum.Sabahın ilk ışıkları dürterdi beni.Uaynır yine hayale dalardım.Hayat buydu o zamanlar..Hayatım buydu.
Sen de değişiktin sanırım akranlarına göre.Ben bilemem sonuçta senin gibi büyük adamların huylarını.O zaman bilemezdim çünkü dedim ya "benim dünyam kağıttan bebekler ve karlar kraliçesiydi" o zamanlar...
Hiç unutmam bir kere denize götürmüştün beni.Taş toplamıştık seninle beraber.Kötü bir anı olmamalıydı sonuçta çünkü o taşlar benim o dönemki yeni oyuncaklarım olmuştu ve uzunca bir süre öyle kalmışlardı.Benim için o taşlarla oyalanmak güzeldi ve senin içinde benimle oyalanmak!Arkadaşım..
O yaz günlerinde ben taşlarımı yıkar kavanozlara suyla birlikte koyar ve hayranlıkla izlerdim onları.Benim onlara bakışlarım nasılsa senin de bana bakışların öyleydi.Ben bunu o günlerde senin bakışlarını sarı tişöertümün içinde yakaladığımda görmüştüm.İşte o benim seni kaybettiğim gündü.Daha doğrusu senin beni kaybettiğin gün!..
Ben biraz daha büyüyünce annem bana iskambil oyunu öğretti ve bu oyundan büyüklerde hoşlanıyordu.Herkese benimle oynamasını teklif ediyordum. Sen hariç.Sana oyun oynamayı yakıştıramyırdum bir türlü.Sen oynamak istiyrdun, benim elimden iskambil kağıtları düşüyordu yere.Dağılıyorlardı ve sen onları toplarken ben yine soğuk odama girip ağlıyordum.
Sonra yine mevsim yaza dönüyordu.Artık benimle iskambil oynamıyordu kimse çünkü herkesin başka bir işi vardı.Arkadaşlarım gidip top oynuyorlardı.Büyükler bahçeyi suluyorlar ve yeni fidanlar dikiyorlardı.Sen ısrarla oynamak istiyordun iskambil.Sen istedikçe istemiyordum ben.Ama sen beni kandırmayı başarmıştın.Yeni taşlar verecektin bana.Benim için toplamıştın onları yaz tatiline girerken.Büyük bir heyecanla çıkmıştık evine.Rengarenk taşlarım olacaktı çünkü.Suya koyacaktım ben onları.Görenler olacaktı ve çok beğeneceklerdi...
Taşlar gerçekten güzellerdi.Yeşilin en büyüleyici rengindeydi çoğu.Yardımınla kolayca temizlemiştik ve kurumaya bırakmıştık.Onlar kurrken iskambil oynamaya odanızın balkonuna geçmiştik.Beni birkaç dakika yalnız bıraktın rahat oturmak için şortunu giyecektin.Sanırım son kez o zaman bakmıştım gülümseyerek yüzüne.Kucağına oturmazsam benimle oynamayacaktın.Oynadık!
Ben kazandım hep.Sen de bunu kutlamak için kucağında dansettirdin bana.Sen altımdaydın.Sonra kötü şeyler söylemeye başladın bana.Nefes alış verişin değişti."Aptal kelimesinden bile daha zehirliydi o kelimeler.O zehri şortundan üzerime attın ve odama kapattın beni sıkı bir tembihle.O gün büyüdüm.
Kağıt bebeklerimi katlettim.Cenk'i Özlem'in gözleri önünde parçalarken ne kadar üzüleceğini düşünmeden btün kağıt bebeklerimi öldürdüm.Bütün taşlarımı attım kavanozlarıyla.O gün öldü benim çocukluğum.O gün öldü karlar kraliçesi deçocukluğumla ve ikisini de kendi elimle gömdüm.
İşte o günden sonra hiç olmadılar hayatımda.O günden sonra sende olmadın benim hayatımda.Bir daha hiç oyun oynamadım ve çizgi film seyretmedim.Rastgele bir çizgifilm açıldığında televizyonda sinirlendim kendimi ordan oraya attım.O günden sonra bir daha saymadım seni.Sen en kötü insandan bile daha kötüydün işte benim için.Sen rahatça yüzüme bakıp güldükçe ben yemin ettim sana ödetecektim.Benim yüzümden kolun kırılmıştı ve benim yüzümden yanlış kaynamıştı.Benim yüzümden erkenden evlenmişti kızın senin istemediğin adamla.Ve ben sana daha kötülerini de yapacaktım..
Ta ki vicdanım seninkisi kadar rahatlayana kadar.

19 Mayıs 2009 Salı

Saklanbaç.

Yağmur şiddetlice yağıyordu senden kaçıp geldiğim bu şehirde.
Şiddetli dediysem de abartmayalım.
Alt tarafı evlerin çatılarını kırıp dökücek kadar..
Elbette ki tek başına başarmadı bunu ,şimşek ve gökgürültüsü tutuyordu ellerinden.
Sonra koskoca bulutlar vardı arkasında..
Keşke düşmen etmeseydin beni bu kadar ona..
Neyse sana anlatacak daha başka şeylerim var benim.
Dün gece çok güzeldi aslında,en azından fırtınadan önceki zaman.
Ben çok hastaydım yeni güne "merhaba" derken ama endişelenme şimdi iyiyim.
Endişelenme dediysem de gülme, lafın gelişi.
Benim için endişelenmezsin bilirim!
Şaka şaka sen herkes için endişelisin.
Tüm dünyayı sen yaratmış gibi herşeyin sorumluluğunu üstlenirsin.
Büyük hayaller,büyük umutlar...
Yoruldum.
Dün ne yaptım biliyor musun?
Sahile indim ve bütün günümü denizin kenarında geçirdm.
Seninde yanımda olduğunu hayal ettim hep.
Ellerimin ait olduğu yerlerde oluşunu,gülüşünün bana verdiği mutluluğu hayal ettim.
Seni hayal ettim.
Hiç doyamamaışım yüzüne bakmaya ve hiç doyamamışım anlattıklarına.
Hiç ara vermeden konuşuşunu,
Sana komik gelen birşeyi anlattığında gülmediğimde yüzünün aldığı ifadeyi düşündüm.
Sen yokken güldüm!
Yine senin etkinde kalarak belki ama sen yanımda yokken güldüm.
Asla olmaz onsuz yüzüm gülmez diyordum insanlara ama yapabiliyormuşum.
Ondan sonra tam iki defa daha güldüm.
Nelere mi? Boşver.
Artık sana anlatırmış gibi konuşmak istemiyorum ,farkındaysan yapamıyorum da.
Öyle ya artık hayal etmekten yoruldum,yapamıyorum.
Bu mektubunda gideceği yer çöp kutum sana gönderecek cesaretim yok.
Eline aldığında ve benden olduğunu öğrendiğinde vereceğin tepki nedir biliyorum.
Seni seviyorum bunları bilmemen gerek.
Sana bağlılığımı anlamaman grek.
Senden kaçmak için geldim bu yere ama nefesin bırakmıyor beni hep ensemde..
Gölgen hep üstümde.
Kaçamıyorum senden çünkü tüm hücrelerim seninle dolu.
Aldığım nefes sensin ve düşünebilme yeteneğimsin.
Dilim senden başkasına dönmüyor ve kulaklarım senden başkasını duymuyor..
Kaçamıyorum beni hep yakalıyorsun.
Ama bunu küçüklüğümüzde saklambaçta sobeler gibi yapmıyorsun artık.
Canımı yakıyorsun her ebelediğinde.
Her sobelendiğimde beynimi mıncıklıyorsun ve oralarda sana birşey olucak diye içim acıyor..
Her sobelendiğimde hücrelerimi yoluyorsun ve benden uzaklaşıyorsun diye içim ölüyor.
Senden kaçıyorum.Yakalanıyorum.Ve hayat bitiyor..

mecburluluk.

Yoruldum.
Her defasında sana uzanmaktan ve ellerime sahip olduğumda boş bulmaktan yoruldum.
Sana sahip olmaya hazır olduğumda ve herşeyimi sana göre planlayıp ortada kalakalmaktan yoruldum.
Sana her defasında inanmaktan yoruldum..
Yıprandım.
Mutlu etmek cok zor seni ve bu yola kendimi adamış olmam beni yıprattı.
Ait olduğum yeri bulamamam ve senin bedeninde kaybolmak beni fazlasıyla yıprattı.
Nefesinle beni içine çekmenden ve hızlıca havaya salman, beni hiçe sayman ve rüzgarda dağılışımı izlemen bana haksızlıktı.
Sana sahip olamıyorum ve kendimi de seninle kaybediyorum.
Bana deli gibi ihtiyacım varken burda durmuş seninle uğraşıyorum.
Gözlerim yaşarıyor,dudaklarım titriyor ama sen "ak" demedikçe akmıyorlar.
Tıpkı sen "git" demedikçe gidemediğim gibi.İşte her bir organım senin kölen.
Sahip!Sana mecburum.
Yanında kalmaya,ne şartla olursa olsun sesini duymaya,çığlıklarına sarılmaya mecburum.
Sen sen olduğundan varlığına mecburum.
Söylesene kendi varlığımı,ruhumu yatağında bırakıp kalkıp gidebilir miyim?
Beni be yapan şeyleri sen olmadan yaşatabilir miyim?
İşte sana öyle mecburum.
Beni mecbur bıraktıklarınla yaşamayı öğrenmeye de mecburum.
Seni konuşmak için sesime mecburum ve seni yazmak için kalemimdeki mürekkebe mecburum.
Seni sevebilmek için ruhuma mecburum ve yanında kalabilmek için bedenime mecburum.
Tek ihtiyacımsın,yaşamak için sadece sana mecburum.
"Git senden sıkıldım!" diyorsun ama vücudumda ruhumda sana görünmez zincirlerle bağlı.
Gidemiyorum.
Duymak istemiyorum sana karşılık veren çığlıklarımı bile ama ipleri koparamayıorum da gidemiyorum.
Senden kopamıyorum.
Gözümü kapatıp hiç yaşanmadığını düşünmek istesemde uğrunda akıttığım kanım kokuyor,inanamıyorum.
Gözümü açtığımda ise ben de bıraktığın izleri görüyorum.
Yere eğilip kanımdan bir damla alıyorum parmağıma ve gitmek istiyorum.
Parçalanmış ruhumu sırtıma alıyorum.
Ama bir adım bile atamıyorum uzağına.
Gülüşünle yaşamak istiyorum.Nefesinde hayat buluyorum..