25 Haziran 2009 Perşembe

i want to

İstiyorum çok şeyler.
Hayatımı yaşamayı istiyorum istediğim gibi.
Mesela okulum olmasını ama haftada bir gün gidip sadece son derse girmeyi istiyorum hep.
Arkadaşlarım sır tutabilen insanlardan oluşsun istiyorum.
Yakışıklı erkekler gay olmasın istiyorum mesela.
Ya da kimse birbirini gambazlamasın.
Sarışın kızlar mutlu olamasınlar istiyorum.
Bir de banel isimli kızlar ölsünler ama cennete gitsinler istiyorum.Mesela ezgiler ya da özgeler.
Mehmet eniştemler başka bir şehre taşınsınlar istiyorum.
Havuzlu bir eve taşınalım istiyorum.
Mehmet bana hiç trip atmasın benden bıkmasın istiyorum.
Etkilendiğim aşk filmlerindeki romantik ve ... sahneleri bende yaşamak istiyorum.
Msnde silerken sildiğini söylesinlerde boş yere kalabalık oluşmasın istiyorum çünkü ben birini silerken söylüyorum.
Sosyomatta beni 500 kişi tutsun istiyorum.
İrem hep huyuma gitsin gerçek bir abla kardeş olabilelim istiyorum.
Bihter ile Behlül hiç ayrılmasın Adnan da Matmazele aşık olsun istiyorum.
Daha çok şey istiyorum.
Çok mu şey istiyorum (?!)

Papatya

Hüzünlüsün..
Dokunsam ağlayacaksın.
Kırılgansın..
Dokunsam kanayacaksın.
Anlayışsızsın..
Anlatsam duymayacaksın.
Masumsun..
Okşasam kirleneceksin.

Ne yapmalı seni hep olduğun gibi tutabilmek için ellerimde?
Savaşıp duruyorum senin için papatya sırf sen solma diye.
Ben kovarken senin etrafından seni yıpratabilme olasılıklı insanları,
Sen kendi kendini gönderiyorsun ölüme.
Ne yapmalı seninle papatya?
Koklamaya kıyamıyorum,dokunmaya doyamıyorum.
Sadece seni seyredebilmekle sana sahip olamıyorum.
Kokunu seviyorum papatya...
Masumluğunu seviyorum.




Teşekkür ederim,ellerine sağlık...

24 Haziran 2009 Çarşamba

..

Nefes aldım,öldüm.

21 Haziran 2009 Pazar

Unutmadım

Zamanla geçiyor değil mi?Zaman geçiriyor..
Zaten yakabileceği kadar yaktı canımı,arkamı dönüp gitmeme gerek yok!
Bu aptalca düşünceyi bir zaman benimsediğim için jiletledim kendimi.
Acısını çektikçe onun acısını hafiflettim.Sandım.
Hep yapmaya başladığım bişey bu.Kendimi kandırmak yani..
Yine ardından bir karar aldım,sanki uygulayacakmışım gibi bu sefer.
Ama uygulamayacaktım.Ve yine darmadağın olacaktım.

Zaman geçirir gibi yapıyor ya.Zamanda en iyi uyuyarak geçer ya.
Rüyalarıma girmenden de sıkıldım.
Tüm aklımdan,benden atmak istedikçe varlığını, sana ihtiyacım olduğu zamanlardan daha fazla girdin içime.
Zaman dan daha hızlı akarak yüreğime, ölüme biraz daha ittin.
Ölürüm diyordum ama ölmedim.

Yaptıklarını unutmuş gibi yapıyorum belki bir gün gerçekten unuturum umuduyla.
İnsan beyni acıları unutmaya kuruludur ya.Sende biraz bulanıklaştın beynimde.Ama UNUTMADIM.
Alışkanlıkları bırakmak kolay değil çünkü.
Sevdiğin birini unutmak ta zor.
Bunu bilmekten kaçtım ama gerçek insanı bir şekilde yakalayıveriyor işte.
Yakalandım.
Seni hiç unutmadım.
Unutmayacağım.

14 Haziran 2009 Pazar

mümkünsüzlük

Hani nasıl uzun zaman karanlıkta gözün kapalı kaldıktan sonra birden açınca göremezsin ya bir şey..Zamanla gözlerini kırpıştırdıkta alışırsın karanlığa ve o zaman görmeye başlarsın az biraz...
İşte o gidince de öyle oldum.Şimdi görebiliyorum.Her ne kadar gördüklerim net olmasa da, gözlerim yorgun olsa da onsuz göremiyorum! diyemem.
Zaman insanı alıştırıyor her duruma.Nasıl o olmdan yaşayamazmışım gibi geliyoduysa da biliyordum onsuz yapabileceğimi.
Ona olan sevgim bütün bedenimden ruhumdan taşacak kadar çokken de kendimi sevmeyi hiç bırakmadım ben..Eğer o bana beni sevdiğini söylüyorsa,benimle zaman geçiriyorsa ben sevilebilecek bir insandım demekki.
En başta onu beni sevdiği için,sonra sevilecek bir insan olduğu için sevdim.Ve ona hissettiğim duygular birden fazlayken hepsinde biraz sevgi kırıntıları vardı.
Bu nedenle ondan ve onu sevmekten hiç uzak kalmadım..Onun nefes alışı olmasa da yanı başımda, yüzü zaman zaman silinsede beynimden,gözlerimde yüzü olmadan da sevdim.
Dokunamasam da sevdim.
O yüzden bir şey farketmiyor kızım.Aşkım onun ölüsüne karşı da yaşıyor işte.
Mümkün mü sanıyorsun bir anda onunla birlikte herşeyi gömmek...
Onunla kendini gömmek olur bu.Sen hala mümkün mü sanıyorsun..


Yüzünde buruk bir gülümsemeyle üç kez tekrarladığın "mümkünmü sanıyorsun!" lafı..
Şimdi seni o günkünden çok daha iyi anlıyorum.

10 Haziran 2009 Çarşamba

paspaspaspas

Odam fazlasıyla dağınık.
Sadece tek bir kişinin katıldığı uzun bir partiden çıktı.
Odamla birlikte dağıldım.
Dalgalı siyah saçlarımın hepsi önümde örüş örüş.
Taramak istiyorum ama üşeniyorum.
Dağınık odamla ve dağınık saçlarımla mutluyum.
Önümde bir bardak su.
Yanında bir bardak viski.
Viskiyle kötü anılarımı düşünürken midem hareketleniyor.
Birden su bardağının içine atlayıp yüzmeye başlıyorum.
Arkamdan beni kovalayan kusmuk bana yetişemiyor.
Mutluyum.
Yıllardır yüzmememe rağmen yine de hızlıyım.
Paslanmamak güzel.
Paspaslanmamak çok güzel.

DünyaM

İkimizde aynı gezegendeyiz kendini benden üstün sanma..
Sen de bu hayatı olabildiğince iyi yaşamaya bakıyorsun bende..
İkimizinde gelecekten haberi yok,gelecekte birleşme ihtimali olan bir gerçek söz konusu,azıcık kulak ver..
İkimizinde mutluluktan haberi yok, bu güne değin gördüklerimiz hiç bir şey.
Yaşadıklarımız yaşayacaklarımızın bir benzeriydi belki, senin için hazırım..
Kollarım kalbim ve beynim kadar boş senden başkasını hissetmiyorum, sen de biraz hissetmeye çalış.
Heyecan duymak istesen duyabilirsin,mutlu olmak istesen gülebilirsin şu akıp duran göz yaşlarını da saklama benden.
Göz yaşlarını görmesemde sessiz de olsa hıçkırıkların hissederim ben üzgün oluşunu,beni üzmemek için ağlama..
Ya da üzmek için ağlama..Yeter üzmeye çalışma.
Kabul et inkar edip durduğun varlığımı,uzaktanda olsa hayatındayım işte tanımamazlıktan gelme.
Bir gün ihtiyaç duyacaksın bana sen de biliyorsun o günü daha da fazla erteleyemezsin.
Çok güneşler batırıyorsun bensiz kalmak için ama yalnızlıkta bir yere kadar;
Ben sana yalnızlıktan geliyorum...
Bembeyaz duvarlar saklayamıyor seni benden,siyahlara bürünmemelisin.
Çok istiyorsan yok olmayı gidip kendini öldürmelisin....
Ben sadece seni uyandırmak istemiştim.
UYAN istemiştim yokluklardan,ve var olanları tanı istemiştim.
En basit olan bunu başarmanı beklemiştim.
Gözlerini yeni açtığın için ışığım almış olabilir gözlerini endişelenme, çok yakında ebni gayet net göreceksin.
O güne kadar sadece şunu bil ve unutmamak için sürekli hatırlamaya tekrarlamaya çalış.
Sen benim için, bense senin için yaratılmışım.
İşte bu cümleyi sürekli hatırına getirip korkmaktan vazgeç.
Tek hissedeceğin duygu merak ve heyecan olsun.
Korkular kalbinden ve bizden uzak dursun.


Kocaman bir his bu içimdeki,sana da yaşatasım var.

9 Haziran 2009 Salı

SsS

Parmağı tetikte bekliyordu aşk hep.
Beni bir yerlerimden vumak için.Bekliyordu..Neden beklediğini bilemiyordum hiç bir zaman ama bende onu bekliyordum.Ne zaman vurur diye gün sayıyordum adeta ama o gün hiç gelmiyordu.O zamanını bekliyordu,ben o kurşunu hissetmeyi...
Sonra birden vazgeçiveriyordum ve bekarlık sultanlıktır diyen ilk kişinin ağzını öpiyim diyor gülüyordum."Ne de doğru söylemiş diyerek kendimi kandırıyor duruyodum!"
Tamamen kapanmıştı önceki yaralarım.Yeni bir yarayı da haketmiyordum sanırım.Bu yüzden hayatım geleceğimdeki mesleği planlamak,okulu düşünmek,arkadaş edinmek olmuştu.Çokça bir zaman içimdeki boşluğu görmezden geliyor bazen de orayı olur olmadık duygularla ört bas ediyordum.Yalanlarım dolduruyordu bazen de..
Sırf mutsuz olduğum anlaşılmasın diye yüzümden hiç silinmeyen gülümseyişim dolduruyordu.Tüm bunların arkasında sapasağlam ayakta dururken yağmur başlıyordu.Yağmur yağıyordu ve siliniveriyordu tüm çabalarım.Gözlerimdeki yağmur ıslaklığı saklayabiliyordu gözyaşlarımı.Ama güçsüz düşüveriyordum işte.

Çok sonra anladım.
Bir sabah kalkıp aynanın karsına gectiğimde farkettim.Ben de olan şeyden sende de olduğunu.Ruhumuzda aynı şeyi taşıyorduk.Ve ruhumda kopan bu heyecanı aynadaki bedenimde bile görebiliyordum.Öncekiler gibi değildin.Seni farklı kılan aşkı somutlaştırıyor olmandı sanırım.Yüzüne baktığımda görebiliyordum aşkı.Ve elimi uzattığımda dokunabiliyordum ona.
Sen aşktın.Sevgiydin,sevgiliydin.Annem babam ve çocuğumdun.Sen bendin.
Seni herşeyime saip olduğun için sevdim sanırım belki de.Belki de tadabildiğim en ılık duygu olduğun için.Çünkü sen hiç sıcak olup yakmamıştın beni ve asla soğuk olamamıştın.
İşte bu yüzden ben her gece yatarken seni düşünür yarınımızı planlardım.
Bu yüzden geleceğimdeki hayallerimde baş roldeydin sen.
Hayatımı yaşayan bendim,yaşatan sen...

.

Ayakkabılarımı çıkarıp yıllardır yürüdüğüm yolu hissetme vaktim gelmiş..

7 Haziran 2009 Pazar

beni

Bağışla beni...
Daha fazla yanında kalamadığım için bağışla.
Ailem onlar oldukları için bağışla beni.
Zorundaydım,zorundaydım.
Beni bağışla.
Daha fazla olamıyorum seninle.
İstediğin her şekilde olabilirim sanmıştım.
Canımı yaktığında hep böylece susup sadece bana bakmıyorken ağlarım ve biter sanmıştım.
Bir gün değişirsin sanmıştım.
Bir gün değişir de ne olduğumuzu farkedersin sanmıştım.
Yanılmak neymiş sele görmek kötü.
Senin gerçeklerini görmek ve benimkileri ezişini izlemek kötü.
Sen kötüsün.
Ve sana bunu söylediğim için de üzgünüm.
Seni terketmek zorunda kaldığım içinde.
Bile bile daha fazla ölemezdim.
Zaten parça parça oldum seninle.Ama ölemezdim.
Sen de bnim katilim olamazdın asla.
Beni bağışla.
Erkenden vazgeçmek zorunda kaldığım için..
Senden kopabildiğim için beni bağışla.
Hem sana bağlı,hem senden bağımsız,
Hem senin hem de kendimin olabildiğim için.
Tutabilmeliydik birbirimizi en güzel yerlerimizden ve bırkmamalıydık.
Bu duruma sokmamalıydık hayatımızı ama yaptık.
Doğrularımız kadar hata, hatalarımızdan fazla kötülük.
Seni seviyorum ama sensiz kalabiliyorum.
Seni sevmek için sana ihtiyacım olmadığından bağışla beni.
Artık senin hobin olmaktan vazgeçtiğim için.
Şimdi yeni hayatına alışman zor olacak.
Sinirlendiğinde çekebileceğin saçlarım olmayacak.
Saçlarımdan tutup zorla sapıkça şeyler yaptıramayacaksın artık.
Göz yaşlarımla oynamayacaksın.
Ben
Gercekten
Üzgünüm...

5 Haziran 2009 Cuma

çocukluğumdan hatıra ağacım

Küçükken diktiğim gül ağacını dün kesmem gerekti.
Kendi ellerimle söktüm onu yıllar önce binbir çabayla diktiğim yerden.Bunu onun iyiliği için yaptım herhalde.Daha fazla can çekişmemeliydi ve daha fazla yem olmamalıydı böceklere...
Ben onu dikmiştim ve o senelerce bulunduğu yerden kımıldamamıştı bile.Bazen günlerce kafamı pencereden uzatıp bakmamıştım bile ona ama o hep ordaydı biliyordum.
Ona kimse yaklaşamzdı buna cesaret edemezlerdi çünkü bir kere gülünü kopardıklarında onların canlarını okumuştum...Hiç birisi benim o halimi unutmadılar eminim.
O ordaydı.Ben istediğim için hep orda kaldı.Kışın soğuğunda,yazın sıcağında, bazen parçalandı bazen eğildi büküldü.Ama hep ordaydı benim için.
Çok acı çekmiş olmalıydı.Ama ben aldırmamıştım bile bir kere.Sadece özel günlerde yanına gitmiştim onun çiçeklerini çalmak için.İzin bile istememiştim ondan bunu yaparken.Sadece eğilip kucaklamıştım çocuklarını ve bazen beğenmeyip bırakmıştım köklerinin üstüne.Bırakmış ve gitmiştim.O bıraktığım çiçeği giderek çürürken onu seyretmeye mahkum etmiştim.
Dünkü gök gürültüsü o kadar şiddetli olmasaydı yine farketmeyecektim onun acısını.Gözlerim gökyüzünde yağmur beklerken gülün orda bir hareketlenme çarptı gözüme.Aylar önce bakmıştım ağacıma ve kesinlikle böyle gözükmüyordu.
O ölüyordu!Yavaş yavaş ölüyordu.Böcekler onun yapraklarını yavaş yavaş yerken o hiçbirşey yapmıyordu.Çünkü yapamazdı! Ben güllerini yolarken hiçbir şey yapamadığı gibi şimdide yapamıyordu.Bir böcekten farksızdım o halde.
Tek bir kurtuluş yolumuz oluyor bazen.O ağacı seviyordum ama onu kurtarmanın tek yolu yine yok etmekti.Öyle de yaptım.YOK ETTİM canımdan birşeyi daha.Çocukluğumdan hatıra ağacım.