19 Mayıs 2009 Salı

Saklanbaç.

Yağmur şiddetlice yağıyordu senden kaçıp geldiğim bu şehirde.
Şiddetli dediysem de abartmayalım.
Alt tarafı evlerin çatılarını kırıp dökücek kadar..
Elbette ki tek başına başarmadı bunu ,şimşek ve gökgürültüsü tutuyordu ellerinden.
Sonra koskoca bulutlar vardı arkasında..
Keşke düşmen etmeseydin beni bu kadar ona..
Neyse sana anlatacak daha başka şeylerim var benim.
Dün gece çok güzeldi aslında,en azından fırtınadan önceki zaman.
Ben çok hastaydım yeni güne "merhaba" derken ama endişelenme şimdi iyiyim.
Endişelenme dediysem de gülme, lafın gelişi.
Benim için endişelenmezsin bilirim!
Şaka şaka sen herkes için endişelisin.
Tüm dünyayı sen yaratmış gibi herşeyin sorumluluğunu üstlenirsin.
Büyük hayaller,büyük umutlar...
Yoruldum.
Dün ne yaptım biliyor musun?
Sahile indim ve bütün günümü denizin kenarında geçirdm.
Seninde yanımda olduğunu hayal ettim hep.
Ellerimin ait olduğu yerlerde oluşunu,gülüşünün bana verdiği mutluluğu hayal ettim.
Seni hayal ettim.
Hiç doyamamaışım yüzüne bakmaya ve hiç doyamamışım anlattıklarına.
Hiç ara vermeden konuşuşunu,
Sana komik gelen birşeyi anlattığında gülmediğimde yüzünün aldığı ifadeyi düşündüm.
Sen yokken güldüm!
Yine senin etkinde kalarak belki ama sen yanımda yokken güldüm.
Asla olmaz onsuz yüzüm gülmez diyordum insanlara ama yapabiliyormuşum.
Ondan sonra tam iki defa daha güldüm.
Nelere mi? Boşver.
Artık sana anlatırmış gibi konuşmak istemiyorum ,farkındaysan yapamıyorum da.
Öyle ya artık hayal etmekten yoruldum,yapamıyorum.
Bu mektubunda gideceği yer çöp kutum sana gönderecek cesaretim yok.
Eline aldığında ve benden olduğunu öğrendiğinde vereceğin tepki nedir biliyorum.
Seni seviyorum bunları bilmemen gerek.
Sana bağlılığımı anlamaman grek.
Senden kaçmak için geldim bu yere ama nefesin bırakmıyor beni hep ensemde..
Gölgen hep üstümde.
Kaçamıyorum senden çünkü tüm hücrelerim seninle dolu.
Aldığım nefes sensin ve düşünebilme yeteneğimsin.
Dilim senden başkasına dönmüyor ve kulaklarım senden başkasını duymuyor..
Kaçamıyorum beni hep yakalıyorsun.
Ama bunu küçüklüğümüzde saklambaçta sobeler gibi yapmıyorsun artık.
Canımı yakıyorsun her ebelediğinde.
Her sobelendiğimde beynimi mıncıklıyorsun ve oralarda sana birşey olucak diye içim acıyor..
Her sobelendiğimde hücrelerimi yoluyorsun ve benden uzaklaşıyorsun diye içim ölüyor.
Senden kaçıyorum.Yakalanıyorum.Ve hayat bitiyor..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder